Türkiye’nin Siyasal Yapısındaki değişim


Bu, yazıda siyaset bilimi literatüründe geniş yer bulan ve özellikle demokratik rejimlerin giderek zayıfladığı durumları analiz etmek için kullanılan iki temel kavramı; rekabetçi otoriterlik (competitive authoritarianism) ve  seçimli otoriterlik (electoral authoritarianism) kavramlarını açıklamaya çalışacağım.

Rekabetçi Otoriterlik (Competitive Authoritarianism)

Rekabetçi otoriterlik kavramı, Steven Levitsky ve Lucan Way tarafından geliştirilen bir kavramdır. Levitsky ve Way’e göre, rekabetçi otoriter rejimler, biçimsel olarak çok partili seçimler ve rekabetçi bir siyasi ortam görüntüsüne sahip ancak pratikte rekabetin ciddi anlamda sınırlandırıldığı rejimlerdir (Levitsky & Way, 2002). Bu rejimler, biçimsel demokrasi özelliklerini taşırlar; çok partili sistem, seçimler, parlamento gibi kurumlara sahiptirler, ancak uygulamada iktidarın demokratik mekanizmalarla değişimi son derece zordur.

Rekabetçi otoriter rejimlerin temel farkı, muhalefetin seçimleri kazanma ihtimalinin teorik olarak hâlâ mümkün olmasıdır. Ancak iktidar partisi medya kontrolü, hukuk kurumları üzerindeki baskı veya kaynakların adaletsiz dağıtımı gibi yöntemlerle seçim kazanmayı aşırı derecede zorlaştırır (Levitsky & Way, 2010).

Levitsky ve Way’e göre rekabetçi otoriter rejimlerin karakteristik özellikleri şunlardır:

  • Biçimsel olarak demokratik kurumların varlığı ve işleyişi.
  • Seçim süreçlerinde sürekli eşitsizliklerin yaşanması.
  • Muhalefetin özgürce hareket etmesinin sürekli engellenmesi ve kısıtlanması.
  • Medya ve yargının bağımsızlığının sistematik olarak zayıflatılması.

Örneğin, Türkiye’de özellikle 2010’lardan sonra ortaya çıkan siyasi süreç, Levitsky ve Way tarafından tanımlanan rekabetçi otoriterlik kriterlerine oldukça yakın görülmektedir. Macaristan’da Viktor Orbán rejimi de bu bağlamda incelenmektedir (Levitsky & Way, 2010).

Levitsky ve Way, bu kavramı demokratik olmayan fakat tam anlamıyla klasik otoriter rejim olarak da tanımlanamayan rejimleri analiz etmek için geliştirmişlerdir. Böylece, bu tür rejimlerin demokratik kurumlardan yararlanarak otoriter uygulamalarını sürdürebilme kapasiteleri anlaşılır hale gelir (Levitsky & Way, 2002).

Seçimli Otoriterlik (Electoral Authoritarianism)

Seçimli otoriterlik kavramı, Andreas Schedler tarafından detaylandırılmış ve siyaset bilimi literatürüne kazandırılmıştır. Schedler’e göre seçimli otoriter rejimler, biçimsel olarak seçim düzenlemelerine rağmen, gerçek anlamda demokratik olmayan rejimlerdir. Bu rejimler, seçimleri bir tür meşruiyet aracı olarak kullanırlar ve düzenli olarak seçim yapmalarına rağmen, demokratik standartları sistematik biçimde ihlal ederler (Schedler, 2006).

Seçimli otoriter rejimlerde seçimler, demokratik görünüme sahip ancak özgür, adil ve rekabetçi değildir. Muhalefetin seçim kampanyalarını yürütmesi zorlaştırılır veya engellenir; medyanın kontrolü devletin veya iktidarın elindedir; devlet kaynakları iktidar partisi lehine kullanılır ve seçim sonuçları sık sık şüpheli hâle gelir. Bu rejimlerde seçim süreçleri, iktidar elitlerinin konumlarını güçlendiren, demokratik denetimi sınırlandıran ve muhalefetin kazanma şansını önemli ölçüde azaltan bir kontrol aracı olarak işlev görür (Schedler, 2002).

Schedler’e göre, seçimli otoriter rejimlerin temel özellikleri şunlardır:

  • Düzenli olarak seçim yapılması ama seçimlerin gerçek anlamda rekabetçi olmaması.
  • Devletin ve bürokrasinin iktidar partisi lehine açık biçimde kullanılması.
  • Muhalif partilere ve bağımsız medyaya yönelik sistematik baskılar.
  • Seçimlerin demokratik niteliklerinin büyük ölçüde ortadan kalkması.

Örnek vermek gerekirse, Rusya’da Vladimir Putin yönetimi ya da Venezuela’da Nicolás Maduro dönemi seçimli otoriter rejimlere iyi örneklerdir (Schedler, 2006).

Kavramların Karşılaştırılması ve Değerlendirilmesi

Her iki kavram da otoriter rejimlerin farklı türlerini ve demokratik rejimden uzaklaşma süreçlerini anlamak için faydalı araçlardır. Ancak seçimli otoriterlik, seçimlerin düzenli ancak açıkça manipüle edildiği rejimlere odaklanırken; rekabetçi otoriterlik, iktidarın tam olarak garanti olmadığı, muhalefetin teorik olarak iktidarı devralabilme imkânına sahip olduğu ama bunun pratikte son derece zor olduğu rejimlere vurgu yapar.

Türkiye, Rusya, Macaristan gibi ülkelerin güncel siyasi durumlarının analizinde özellikle rekabetçi otoriterlik kavramı yaygın olarak kullanılır. Öte yandan Rusya, Belarus veya Venezuela gibi ülkelerin rejimlerini tanımlamada ise seçimli otoriterlik kavramı daha sık tercih edilir.

Türkiye’de son dönemde yargı yoluyla muhalefetin tasfiyesi, rejimin rekabetçi otoriterlikten seçimli otoriterlik yönüne kaydığını göstermektedir. Bu açıdan Türkiye, Macaristan’dan çok Rusya, Belarus ve Venezuela gibi seçimli otoriterlik örneklerine yakınsamaktadır.

Demokrasi ve Türkiye

Türkiye’nin özellikle son yıllarda siyasal rejim niteliği üzerine yoğun tartışmalar yürütülmektedir. Özellikle siyaset bilimciler ve sosyal bilimciler arasında Türkiye’nin;

  • Hâlen demokratik bir rejim mi olduğu,
  • Yoksa demokrasiden uzaklaşıp bir tür otoriter rejime doğru mu evrildiği,

konusunda yoğun analizler yapılmaktadır.

Seçimli otoriterlik kavramını popülerleştiren Andreas Schedler’e göre, bu rejimlerde seçimler düzenlenir, ancak seçimlerin adilliği ve demokratik niteliği ciddi ölçüde sorgulanır hâle gelmiştir.

Türkiye’nin seçmen davranışları ve seçim süreçlerine dair tartışmalı noktalar:

  • Seçimler düzenli olarak yapılır, ancak seçim kampanyalarında eşitsiz koşullar yaygındır. Özellikle devlet kaynaklarının iktidar lehine kullanıldığı eleştirisi yapılmaktadır.
  • İktidarın, medya ve yargı üzerindeki etkisi nedeniyle siyasi rekabetin adil olmadığı belirtilmektedir.
  • Muhalefetin bazı temel siyasi hakları engellenmese bile, adil yarış ortamına ulaşması güçleştirilir.

Örnek:
2018 sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulanmasıyla, yürütmenin güçlendirilmesi, yargının bağımsızlığının sorgulanır hâle gelmesi ve medya üzerindeki kısıtlamalar sıkça eleştirilmiştir.

Rekabetçi Otoriterlik ve Türkiye

Steven Levitsky ve Lucan Way tarafından geliştirilen “rekabetçi otoriterlik” kavramı Türkiye örneğini anlamada sıkça kullanılır.

Bu kavramda, görünürde siyasi rekabet vardır, ancak iktidar partisi ile muhalefet partileri arasındaki güç dengesi bozulmuştur. Muhalefet hâlâ seçim kazanma potansiyeline sahiptir, ancak kazanması aşırı zordur.

Türkiye’de Rekabetçi Otoriterlik göstergeleri:

Medya Özgürlüğünün Kısıtlanması:

  • Türkiye’de medya organlarının önemli bir bölümü ya doğrudan iktidarın kontrolündedir ya da iktidara yakın gruplarca yönetilmektedir.
  • Eleştirel yayın yapan gazeteci ve yayın kuruluşlarının baskı altında olması, adil ve şeffaf siyasi rekabeti sınırlar.

Yargı Bağımsızlığı Üzerinde Baskılar:

  • Yargının tarafsızlığına yönelik güçlü şüpheler bulunmaktadır. Yargı sisteminin siyasi gücün etkisi altında kalması siyasi rekabeti eşitsiz hâle getirebilir.

Kurumların Siyasi Kontrole Açılması:

  • Merkez Bankası, üniversiteler, medya denetleme kurumları gibi bağımsız olması beklenen kurumların siyasi kontrolde olması rekabetçi ortamı kısıtlar.

Örnek:

  • İstanbul seçimlerinin iptali (2019), rekabetçi otoriterlik literatüründe Türkiye’nin durumunu anlatan tipik bir örnek olarak ele alınmıştır. Muhalefetin kazandığı seçimlerin tartışmalı gerekçelerle iptal edilmesi, iktidarın seçim süreçlerine müdahale kapasitesini gösteren bir durum olarak yorumlanmıştır.

Rejimlerin Demokratiklik Ölçüm Anketi

Ülkelerin mevcut durumlarına göre, rejimlerinin değerlendirmesi için basit bir ölçüm anketi hazırladım. Aşağıda, toplam dört başlık altındaki 12 soruluk değerlendirme ölçeğindeki soruları yanıtlayarak, bir ülke rejiminin otoriterlikten, totalitere seyrine siz de karar verebilirsiniz.

Sorulara verdiğiniz yanıtlarla, Türkiye’nin rejimini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Seçimli Otoriterlik” Ölçüm Anketi
Rejimlerin Demokratiklik Ölçüm Anketi
Puanlama Sistemi
Rejimin Değerlendirilmesi

Kaynaklar

  • Schedler, A. (2002). “The Menu of Manipulation.” Journal of Democracy, 13(2), 36–50.
  • Schedler, A. (2006). Electoral Authoritarianism: The Dynamics of Unfree Competition. Lynne Rienner Publishers.Levitsky, S., & Way, L. A. (2002).
  • “The Rise of Competitive Authoritarianism.” Journal of Democracy, 13(2), 51–65.
  • Levitsky, S., & Way, L. A. (2010). Competitive Authoritarianism: Hybrid Regimes after the Cold War. Cambridge University Press.

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑